JS Financial News - шаблон joomla Новости
Salı, 30 Nisan 2024

“DİYALİZ HASTALARININ KALİTELİ VE UZUN SÜRELİ YAŞAMI BİZLERİN VAROLMA NEDENİDİR”

Sayın IŞIK , öncelikle bize kısaca KRONİK BÖBREK YETMEZLİĞİ ve DİYALİZ`den bahseder misiniz ;
Her iki böbreğin fonksiyonlarında geriye dönüşmesi mümkün olmayan değişikliklerin olmasını takiben kanda üre , kreatinin ve diğer toksinlerin birikmesi sonucu karşılaştığımız bir seri bulguların çıkması haline Kronik Böbrek Yetmezliği demekteyiz. Bu aşamaya gelen insanların mutlaka diyaliz tedavisi alma zorunluluğu vardır. Diyaliz tedavisi ertelenemez ve tedaviden vazgeçilemez . Bu tedavinin olmazsa olmazı ise kalite ve yeterliliktir.

Ülkemizde sayılarla DİYALİZ dersem neler söylemek istersiniz ;
T.C. Sağlık Bakanlığı ile Derneğimizin ortaklaşa hazırladıkları 2004 yılı sonu itibariyle Diyaliz istatistiklerine göre ülkemizde toplam 34.262 diyaliz hastası mevcuttur. Bu hastalarımızdan 29.775`i hemodiyaliz tedavisi , 4.487`si ise periton diyalizi tedavisi görmektedirler. Hastalarımızın % 57,3`ünün karşılığı olan 17.054 hasta Özel Diyaliz Merkezlerinde tedavi görmektedir. Ülkemizdeki toplam Özel Diyaliz Merkezi sayısı da yine 2004 yılı sonu itibariyle 209`dur. Bugün itibariyle bu sayının 220`nin üzerinde olduğunu tahmin etmekteyiz.


Ülkemizdeki diyaliz hastalarının yarısından fazlasını tedavi eden Özel Diyaliz Merkezlerinin yapısından bize biraz bahsedebilir misiniz ;
Özel Diyaliz Merkezleri ülkemizdeki diğer tüm özel sağlık kuruluşlarının aksine özel hastası olmayan tek sağlık kuruluşlarıdır .Aynı zamanda bizler kronik hasta tedavisi veren tek sağlık kuruluşuyuz. Hastalarımıza özel eğitimli diyaliz personeli eliyle sürekli ve yeterli diyaliz vermek zorundayız ve verdiğimiz tedavi sürekli olarak denetlenmektedir. Dövize bağlı olmayan harcamalarımız yok denecek kadar azdır. SSK , BAĞ-KUR prim ve Vergi borcu olmayan tek sektörüz. Zira her ay yaptığımız tedavilerle ilgili ödemeleri almak için “prim ve vergi borcu yoktur yazısı “ ibraz etmek zorundayız. Tarafımıza yapılan ödemeler uzun bir kontrol mekanizmasının sonunda yapılır.

Ve her şeyden önemlisi hastalarımızın özelliği nedeniyle her ne sebeple olursa olsun faaliyetlerimizi yavaşlatma veya geçici durdurma gibi bir özgürlüğümüz de yoktur.

Başkanı olduğunuz DİADER`e gelecek olursak ;
Özel Diyaliz Merkezlerini bir çatı altında toplama fikri 1994 yılı ekonomik krizi sonrası gündeme gelmiş ancak ülkemizdeki genel eksiklik olan sivil toplum örgütü oluşturmadaki zafiyet nedeniyle derneğimiz ancak 1997 yılında kurulabilmiştir.

DİADER’in misyonu , Türkiye’deki özel diyaliz merkezlerinin, hastalarının yaşam kalitelerini ve süresini uzatmak amacıyla, hizmetlerini etkili ve verimli bir şekilde sunmalarına katkıda bulunmaktır. DİADER bu misyonunu gerçekleştirirken hastaların böbrek nakli imkanına kavuşmalarına destek verir, sektörün sorunlarına çözümler üretir, kamu yetkilileri ile yapıcı bir iletişim kurar ve sektördeki çalışanların mesleki gelişimlerine katkıda bulunur.

DİADER’in vizyonu ise Türkiye’de sunulan diyaliz hizmetlerinin kalitesini gelişmiş ülkeler düzeyine ulaştırmaktır.

Misyonumuzu oluşturan iki ana konuda da kayda değer mesafe kaydedilmiştir.

Yaklaşık ilk üç yılımız derneğimizin öncelikle ülkemizdeki özel merkezlere ulaşılması ve üye sayısının arttırılması ve Bakanlıklar ve Kurumlar nezdinde tanıtımı ile geçmiş olup bu faaliyetlerin tamamlanmasını müteakip ;

özellikle Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanmış olan yeni DİYALİZ MERKEZLERİ YÖNETMELİĞİ`ne ve Sosyal Güvenlik Kurumları ile yapılan sözleşmelere katkıda bulunulmuştur. Ayrıca , üyelerimizin özellikle ortak mağduriyetlerinde resmi kurumlar nezdinde gerekli girişimlerde bulunan derneğimiz asıl kuruluş gayelerinin başında gelen kaliteli hizmet konusunda da üyeleri ile sürekli temaslarına devam etmektedir.

Halen , başta 3 büyük şehirdeki hemen hemen tüm merkezleri içine alacak şekilde 121 üyesi olan derneğimiz bu sayı ile ülkemizdeki özel merkezlerin elinde bulunan makine sayısının yaklaşık % 90`ını temsil edecek büyüklüğe ulaşmış ve tüm özel merkezleri içine alacak faaliyetlerine devam etmektedir.

Diyalizde KALİTE neden bu kadar önemli ?
Tabii ki kalite herşey de olduğu gibi diyaliz tedavisinde de önemli. Ancak bu önem hayati bir önemdir . Kalitenin yakalanmadığı bir diyaliz tedavisinden tedavi olarak bahsetme imkanı yoktur. Zira KALİTELİ DİYALİZ`in hastalarımızın YAŞAM KALİTELERİ VE SÜRELERİ ile direkt ilgisi vardır ve doğru orantılıdır. Diğer bir deyişle DİYAİZ KALİTESİ artarsa hastalarımızın YAŞAM KALİTESİ VE SÜRESİ de artar. Diyaliz Kalitesinin diğer bir etkisi de Devletimizin bu tedaviye yaptığı harcamalarla ilgilidir. Kaliteli Diyaliz sonucunda Sosyal Güvenlik Kuruluşlarımızın en önemli harcama kalemi olan İLAÇ harcamalarında önemli azalmalar olmaktadır. Ayrıca ilaç harcamalarının yanı sıra hospitalizasyon dediğimiz hastaların hastaneye yatış oranlarında da kayda değer azalmalar gözlenmektedir. Özetle diyalizde kalite arttıkça hastalarımıza yapılan harcamalar azalacaktır. İşin mali yanını vurgulamam tabii ki önemli ama birinci olarak söylediğim hastalarımızın YAŞAM KALİTESİ VE SÜRESİ her şeyden öncedir ve DİYALİZDE KALİTE bu tedavinin OLMAZSA OLMAZIDIR.

Özel Diyaliz Merkezleri bugün hangi noktada ?
Size memnuniyetle ifade etmek isterim ki Özel Diyaliz Merkezlerinin bugün ulaştığı nokta hiç de küçümsenmeyecek bir noktadır. Yaptığımız tedavinin kalitesinin bugün dünya standartlarını yakaladığını açıkça ifade edebilirim.

Bu amaçla belki de dünyada bir ilki gerçekleştirmek üzere başladığımız bir çalışmadan bahsetmek istiyorum . Özel Diyaliz Merkezleri kendilerinin sürekli ve merkezden kalite denetlemelerinin yolunu açan dünyada bir ilke imza atmaya hazırlanmaktadır.

Türk Nefroloji Derneği ile yakın işbirliği içersinde TRDS ( Türk Renal Data Sistemi ) adlı bir sistem yaratmış bulunuyoruz. Merkezler her ay hastalarının kan tahlili sonuçlarını sisteme girecekler. Tabii ki bu sonuçlar tüm ay boyunca yaptıkları tedavinin de bir göstergesi olacaktır. Bu sonuçlar sistemde tüm dünyada geçerli olan diyaliz kriterleri çerçevesinde değerlendirilecektir. Merkezlerin değerlendirmelere müdahale etme şansları yoktur. Ancak her merkez sadece kendi sonuçları görme imkanına sahip olacaklar . Başta Sağlık bakanlığı olmak üzere bizlerden hizmet satın alan tüm Sosyal Güvenlik Kurumları ise tüm merkezlerin sonuçlarını görme imkanına sahip olacaklardır. Böylece yaptığımız tedavilerin kalitesi ve yeterliliğinin her an kontrol edilme imkanı olacaktır. Sistemimiz şu anda merkezlerin girişine hazır hale getirilmiş ve kurumların kontrolüne imkan verecek sistem parçasının yaratılması aşamasındadır.

Sayın IŞIK , yakaladığınız bu kaliteden geri gidiş söz konusu olabilir mi ?
Tabii ki olmaması en büyük dileğimiz. Ancak bunun koşullarının ortadan kalkmaması gerekir. Sektörün ortaya çıktığı 1990`lı yılların başından bu yana işin içinde olan bir insan olarak bu noktaya çok kolay gelmediğimizi ifade etmek isterim.

Ana kural olarak söylemek isterim ki KALİTE demek MALİYET demektir. Yani , kalitenin gerektirdiği harcamaları yapmanız gerekir. Derneğimiz , kamu kuruluşları ile yakın bir ilişki içinde bugünlere ulaşmıştır ve hep birlikte bu günlerimizden geriye gitmeyeceğimiz inancındayım. Derneğimiz , 2003 yılında Hacettepe Üniversitesine KARŞILAŞTIRMALI MALİYET ANALİZİ , 2004 yılında ise MARMARA ÜNİVERSİTESİ`ne KALİTE-MALİYET İLİŞKİSİ çalışmalarını yaptırtarak 2005 yılı Bütçe Uygulama Talimatı hazırlanma aşamasında İlgili Bakanlıklara arz etmiştir.

Bu çalışmalar paralelinde 2005 yılı için belirlenen diyaliz ücretleri kaliteli diyalizin yapılması için gerekli ücretin alt sınırda da olsa ödenmesini sağlamıştır.

İşletme maliyetlerimizin YTL bazında ve sarf malzemelerimizin döviz bazında olduğu dikkate alındığında bu iki konudaki yıllık değişimlerin ücretlere yansıtılması ile oluşacak 2006 yılı ücretleri ile geri gidişin olmayacağı inancındayım. Ayrıca biraz önce izah etmeye çalıştığım ve kendi kendimizi kontrolümüz anlamına gelen TRDS sisteminin 2006 yılı başında tüm imkanları ile faaliyete geçecek olması da bizlerin tüm iyi niyetini ortaya koyduğunu göstermeye yeterli olacağını düşünmekteyim.


Sayın IŞIK , ana hatları ile Özel Diyaliz Merkezlerinin problemlerini ve sıkıntılarını dile getirerek söyleşimizi bitirmek isterim ;
Birçok kesimde yanlış yorumlamalar neden olan bir konudaki şikayetimle başlayarak problemlerimi arz etmek isterim. Diyaliz , kronik böbrek hastaları için tedavi yöntemlerinden biridir. Diğer bir tedavi yöntemi olan ORGAN NAKLİ hedef tedavi yöntemi olmakla birlikte bu konuda kamuoyuna yanlış aksettirilen diyalize harcanan paranın sanki sokağa atılan para gibi kamuoyuna yansıtılmasından son derece üzüntü duymaktayız. Tıbbi açıdan organ nakline uygun olmayan hastalar başta olmak üzere organ nakline hastaların hazırlanması , bekleme sürelerinin geçirilmesi ve organ reddi gibi durumlarda DİYALİZ olmazsa olmaz tedavi yöntemidir. Ayrıca hastanın organ nakli için aktif tutulması prosedürü ve nakil sonrası dönemin zorlukları nedeniyle birçok hastanın nakil konusuna sıcak bakmadığına da defalarca şahit olmuşuzdur. Özetle , diyaliz merkezlerini hastalarının organ nakline karşı imiş gibi göstermek büyük bir haksızlık ve iftiradır. Organ nakli konusunda istekli olan hastalarımızı aktif hale getirmek ve bu konumda tutmak her diyaliz merkezinin namusudur ve şerefidir.

Diğer bir ana problemimiz ise hastalarımızın hemen hemen tamamının bağlı olduğu sosyal güvenlik kurumlarının ödemelerinde yapılan işlemden dolayı değil de diğer şekli eksikliklerden dolayı hak ediş kesintileridir. Ayrıca ödeme zamanları konusunda sözleşmede belirtilen sürelere uyulmaması da zaten çok kısıntılı imkanlarla sistemi işletmeye çalışan bizleri çok zor durumda bırakmaktadır.

Son olarak , hastalarımızın teşhis döneminden sonra diyaliz tedavilerini alacakları merkezleri seçme konusundaki yönlendirmelerin önüne geçecek ve aynı zamanda hasta taleplerinin de göz önüne alınacağı adil ve kalıcı bir hasta sevk sistemine ihtiyacımız olduğunu dile getirmek isterim.

Bana bu imkanı verdiğiniz için sizlere tüm Özel Diyaliz Merkezleri ve bizlerde tedavi gören hastalarımız adına teşekkür eder ve varlığımızın ana hedefi olan sloganımızla sözlerimi bitirmek isterim.

“DİYALİZ HASTALARININ KALİTELİ VE UZUN SÜRELİ YAŞAMI BİZLERİN VAROLMA NEDENİDİR”